20 Eylül 2016 Salı

21.09.2016 GÜNAYDIN KARTI




Herkes şikayetlerini ,hayat adına yakınmalarını yaşadığı zorlukların kimlerin suçu olduğunu ,sistemsel bozuklukları,hayatın size nasılda adaletsiz olduğunu bir kağida yazsın .. sonraaaa yaksın o kağıtları ve kendini kandırmaktan vazgeçip UYANSIN ARTIK... GÜÜÜNAYYYDIIIIINNNN... Zor bir algıdır..dualitedir... alınması gereken dersler varsa alınıcak hayattan ,bu kadar net ... Bu dünyaya gelmeden önce dünya okulunda hangi dersleri almaya karar verdiysen,rehber öğretmeninle nerde iddalaşıp hallederim ya dediysen onları yaşıyorsun ... sanki gökyüzünün insanlarla derdi mi var...herkes takmış bir merkür retrosu, satürn kime girdi konusu... ay hayat şöyle zor... gökyüzü böyle karışık öğrenseydin merkür konularını, satürn karmalarını o gezegende her seferinde alttan alınan dersleri "kardeşim bu derste vardı diye"koymasaydı önüne... anlamıyorsa insanlık gezegenler napsın...ilahi duzen napsın... yemisiz b.. icmisiz suyu 26bin yıldır paşa paşa öğrenilecek karmik dersler ..nedir yanii 😂😂😂 bu sayede belki insanlık karmik dengenin ne olduğunun, neden burda olduğunu ,hayat amacını sorgular... yargılamamayı, ayrıştırmamayı,ben sen o biz siz onlar kelimelerinin nasılda bir ilizyon perdesi olduğunu ... kendine yürümenin ,kisisel gelişimin, astrolojinin ,şifanın önemini biraz olsun kavrar insanlık dilerim...GÜNAYYYDIIIINNN... haydi açın ruhunuza bir müzik... susturun kafa seslerinizi

20.09.2016 GÜNAYDIN KARTI


19 Eylül 2016 Pazartesi

KİMİN KARMASI?

Öfkeyle yıkan ölümle beslen ne zaman neşe için yer var hayatında... neşenin arttığı yerde kaybolur keder ... senin değil benim değil onun değil peki ya bunlar kimin karması ?
Hiçbişeyi lanetlemesek de bu şiddet sarmalının devamlılığına katkıda bulunmasak... ne olur bi kez olsun dursak .. tum hayatımızda dursak .. enerjımıze kalbımıze baksak .. yasmı tutucaz elbirliğiyle tutsak... protesto mu edecegız elbırlıgıyle etsek sessizliğin gucuyle dimdik durusumuzla.. en kolay yonetılebılenler öfke sini kontrol edemyenlerdir... birilerinin galeyana getırıaıyle ofkelerımızı patlatıp kontrolu baskasına vermesek...
Bİ KEZ OLSUN DURSAK .. AMA UMURSAYARAK
Kendi hayatımızı yönetebiliyor musunuz ?
Sigara içme isteğinizden ,çukulata bağımlılığınızdan,tatlıya düşkünlüğünüzden alışverise bagımlılığınızdan, hani o vazgecemedıgınız uykunuzdan uyanıklıgınızdan ... kendı bedenınızı yonetebılıyor musunuz? NASIL YONETECEKSINIZ DEGISTIRECEKSINIZ DUNYAYI .. KARANLIGI AYDINLIGA NASIL CEVIRECEKSINIZ ... evinde ışığı yanmayan ruhundaki ışığı olmayan sokaktaki ateş böceğini dolunay sanıyor...dışardaki çöpleri temızleme hevesınızı anlıyorum.. korkunc şeyler görüyor gözleriniz anlıyorum.. ama birkaç sanıyeliğine de olsa içinize bakmanızı öneririrm herkes kapısının önunu süpürdüğünde caddede çöp olmayacak ... HATIRLA... E.D

BAYRAM KARTI


BAYRAM KARTI

2016-2017 ÖGRETİM YILI


5 Eylül 2016 Pazartesi

06.09.2016 GÜNAYDIN KARTI


REGRESE EDİLMEYEN TARAVMA: HASTALIK



(02.09.2016 diva dergisi 85. sayfa)
Regrese Edilmeyen Travma: KANSER
Belki doğmadan önce, belki bebekken, belki de hayatınızda ilk öpüştüğünüzde, ilk düştüğünüzde, diziniz ilk kanadığında... Bir travmaya ilk tanık olduğunuzda; ölümle, düğünle, doğumla ilk karşılaştığınızda zihniniz bir fotoğraf çekti ve bir kayıt aldı. Bu durum size bir şeyler de hissettirdi aslında. Neydi? Acı, tatlı, hüzün, ötelenmişlik, can yanması, akıl tutulması... O duygu belki de ifade edildi. Çocuktun bağırdın çağırdın ve boşalttın, tepkini de verdin. Belki toplumsal olarak kabul edilebilir değildi tepki vermek, sustun, bastırdın, utandın... Düşün ki ortalık yerde kıskandığını haykırmak ayıptı, sustun... Canın yanmıştı ama yiğitlikti, ağlamak yakışmazdı, sustun. Aynı kızı seviyordun sustun, korktun, sustun ve bu durumu çözüp geçemedin.... Bir yumru oldu, düğüm oldu, unutmayı seçtin bastırdın.... Ne mi oldu? Hiçbir şey tabi ki... Sadece kayıt alındı.... Masum gibi görünen bir kayıt...
O masum gibi görünen kayıtlar bilinç altında depolandı. Hayatımız boyunca aynı kısır döngüleri yarattı ve biz hep öteledik.. Neden mi? Olaylara beyin tek şekilde cevap verir de ondan: SAVAŞ ya da KAÇ...
Olayın ilk kaydı alındığında durumla savaşılıp çözülmediyse, yani beyin kaçmayı seçtiyse, belli yaşamsal döngülerde ilk kayıttaki duyguyu size hissettirecek olaylar yaşanmaya devam eder ve hala kaçmayı seçersek neler olur? Bu durum karşınızdaki bir olay, kişi ya da nesne ile ilgili olsa bile beynin icraatını sergileyebileceği tek yer kendi bedenidir. Bu durumda o bloke edilen duygu, şu anda muhtemelen neden kaynaklandığını bile hatırlamadığımız bir olaydaki çözümlenmemiş duygudur ve bu duygu blokajı bedenin ilgili organını hasta eder.
Bir olay ya da durumu bilince ulaştırmadığımızda, doğru şekilde çözümlemediğimizde bilinç altında depolanır. Farkındalıkla bunu aşmak mümkündür... Eğer farkındalığımızla bunu bilince çıkartıp çözümleme aşamasında işlemden geçirmemişsek, bu işlenmemiş meseleler hayatımızın tekrar eden sorunlarını oluşturur. Bu sorunlar kısır döngüler ve klişeler şeklinde hayatımızı yönetir. Daha da kötüsü farkındalık geliştirip çözümlemediğimiz durumlar beynin otomatik kısmı tarafından çözümlenir ve bunu beynin en ilkel kısmı ile otomatik pilota bıraktığımız zaman tabi ki beyin en ilkel çözümleri üretir. Örneğin ‘çocuklarımı nasıl koruyacağım?’ korkusu göğüslere ‘daha fazla süt üret’ emri verir. Vücut daha fazla süt üretmek için göğüsteki süt üretim hücrelerine ‘çoğal’ emri verir. Oysa göğüsteki kontrolsüz hücre artışının adı meme kanseridir. Elbette ki bütün hastalıklar bu nedenle türemez. Her danışanın kendine ait öyküsü ve o öyküye ait oluşturduğu bilinç altı korkuları mevcuttur. Bu
nedenle genelleme yapmak yapılabilecek en hatalı yaklaşımlardan biridir. Bir vaka ile çalışırken, o kişinin spesifik öyküsü ve bilinç altında olaya nasıl bir mekanizma uygulandığı, beyninin o ilk kayıttaki stresle nasıl baş etmeye çalıştığı dikkatle incelenir. Hatırlamamız gereken tek şey ise hasta ve mutsuz olmak kişinin seçimidir. Bu seçimler her zaman değiştirilebilir. Bilinmesi gereken tek şey, hayatımızdaki her şeyin hücresel seviyede kayıtlı olduğudur. Bir durum bilinç altında kaldığı sürece bir klişe oluşturur ve beynimizde bir otomatik program çalıştırır. O kendisini döngüler ve eş zamanlılıklar sistemi ile otomatik olarak yeniden tekrar etme eğilimi gösterir. Bize olanlar başka şeyler yüzünden olmaz, aksine tam da bizim kendi otomatik programımızı desteklemeye ihtiyaç duyduğumuzdan olur.
O halde regresyon nasıl hastalık tedavi eder? Regresyon hastalığı tedavi etmez. Regresyon, buna sebep olan bloke edilmiş duygu anına girip beynimizin hastalığı yaratma sebebini anlamamızı sağlar. Bu anlayış, çözümleme ve yeniden yapılanma sürecini yaşayan beyin ise hastalığı ortadan kaldırır. İşte gerçek şifa da budur.

5 EYLÜL 2016 GÜNAYDIN KARTI