2 Ocak 2014 Perşembe

HAYATA DOKUN


HAYATA DOKUN ….

Neredeyse tüm kültürlerde eller önemlidir. Tarih öncesi mağara resimlerine kadar şifa her zaman el resimleriyle temalanmıştır. Yapılan onca araştırmada bireyselleşme adına yalnızlaşan toplumların daha fazla  depresyon belirtisi gösterdiği, insanların dokunulma ihtiyaçları nedeniyle bilinçaltlarının onları kalabalık alışveriş merkezlerine ,toplu taşıma araçlarına yönlendirdiği gözlemlenmektedir. Şimdilerde moda söylemlerde var elbette ; ruhuma dokun .. zihnime dokun gibi…

Peki ya ; neden önemli bu dokunuşlar? Psikolojik, şevkat  vs gibi görünür nedenlerin ötesinde dokunmak insan sağlığı için birincil besindir. Dokunulmadan büyüyen şevkatten mahrum çocuklar aldıkları besin kalitesi ne olursa olsun düzgün kilo alamazlar, kas tonuları zayıf kalır aynı zamanda zeka seviyelerinde eksiklik, özgüven problemleri, yaratıcı düşünme ve sosyal problem çözebilme yetilerinde düşüklük gözlenmektedir.

Ergenlik dönemlerine doğru ;daha asabi ,sosyal uyumda zorlanan bireylere dönüşür ve  obezite  ile de  savaşmak durumunda kalabilirler . Hal böyle olunca da toplumsal uyum beklemekte çok mümkün olmayacaktır.

Ancak dokunulmak ne yazık ki sadece istenmeden annenin hazır bulunuşluğu beklenmeden edinilen bebekler ve sağlık problemleri nedeniyle uzun zaman aile ortamından uzak kalmış çocukları tehdit eden bir tramva değildir. İnsan ; yaşamının her döneminde dokunulma açlığı içindedir.

Düşünün ki ; yeni girdiğiniz bir ortamda sıkıca tokalaştığınız hatta omzunuza hafif bir dokunuşla karşılandığınız bir ortamda nasılda kabul görme hissi uyandırır içimizde …dostça sarıldığınız yada kucakladığınızda bir arkadaşınızı refleksif olarak yaptığınız sırtını sıvazlama toplumsal bir öğretimidir yoksa bilinçaltımızın bir oyunu mu bilinmez –ki bu tüm sinir sistemimizi uyarmasıyla içinizi sıcacık bir seviliyorum hissi ile doldurmaz mı herseferinde ? bu nedenledir yalnız bırakılmış yaşlıların daha fazla eklem ağrısı ve zihinsel fonksiyonlarda yavaşlama gözlenmesi… uyum içinde ki aileler fiziksel olarak en şevkatli olanlardır; haydi bakın bir kez daha çevrenize…

BİR DÜŞÜNÜN ;

Yürürken elinizi bile tutmayan bir sevgili , aşık olduğuna hangi hediyeyle inandırabilir ki sizi ?

Sımsıkı sarılamadığınız bir dosta ne kadar güvenebilirsiniz ki ?

 Koklaya koklaya sarılmayan bir anne ne kadar besleyebilir ki yavrusunu ?

……………

Haydi ; bugün bırakın işinizi,çok kazanma arzularınızı,rahat bir hayat hayallerinizi,eve ekmek götürme telaşınızı, tatil planlarınızı …bunların hiçbiri hastalıklardan ve şiddetten koruyamaz yuvanızı.Sarılın alabildiğine sevdiklerinize.. kocaman sarılın ,ruhuna dokunun  dokunun ki şiddet yanlısı olmasın ,hastalıklar gelip konmasın biriciklerinize… kaygılar yerini gülüşlere bıraksın gözbebeklerinizde ve sorgulanmasın para kaygısına boğulmuş sevgileriniz….

05.11.2013

Esra DEREOBALI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder