HAYATA DOKUN ….
Neredeyse tüm
kültürlerde eller önemlidir. Tarih öncesi mağara resimlerine kadar şifa her
zaman el resimleriyle temalanmıştır. Yapılan onca araştırmada bireyselleşme
adına yalnızlaşan toplumların daha fazla
depresyon belirtisi gösterdiği, insanların dokunulma ihtiyaçları
nedeniyle bilinçaltlarının onları kalabalık alışveriş merkezlerine ,toplu taşıma
araçlarına yönlendirdiği gözlemlenmektedir. Şimdilerde moda söylemlerde var
elbette ; ruhuma dokun .. zihnime dokun gibi…
Peki ya ;
neden önemli bu dokunuşlar? Psikolojik, şevkat
vs gibi görünür nedenlerin ötesinde dokunmak insan sağlığı için birincil
besindir. Dokunulmadan büyüyen şevkatten mahrum çocuklar aldıkları besin
kalitesi ne olursa olsun düzgün kilo alamazlar, kas tonuları zayıf kalır aynı
zamanda zeka seviyelerinde eksiklik, özgüven problemleri, yaratıcı düşünme ve
sosyal problem çözebilme yetilerinde düşüklük gözlenmektedir.
Ergenlik
dönemlerine doğru ;daha asabi ,sosyal uyumda zorlanan bireylere dönüşür ve obezite
ile de savaşmak durumunda
kalabilirler . Hal böyle olunca da toplumsal uyum beklemekte çok mümkün
olmayacaktır.
Ancak
dokunulmak ne yazık ki sadece istenmeden annenin hazır bulunuşluğu beklenmeden
edinilen bebekler ve sağlık problemleri nedeniyle uzun zaman aile ortamından
uzak kalmış çocukları tehdit eden bir tramva değildir. İnsan ; yaşamının her
döneminde dokunulma açlığı içindedir.
Düşünün ki ;
yeni girdiğiniz bir ortamda sıkıca tokalaştığınız hatta omzunuza hafif bir
dokunuşla karşılandığınız bir ortamda nasılda kabul görme hissi uyandırır
içimizde …dostça sarıldığınız yada kucakladığınızda bir arkadaşınızı refleksif
olarak yaptığınız sırtını sıvazlama toplumsal bir öğretimidir yoksa
bilinçaltımızın bir oyunu mu bilinmez –ki bu tüm sinir sistemimizi uyarmasıyla
içinizi sıcacık bir seviliyorum hissi ile doldurmaz mı herseferinde ? bu
nedenledir yalnız bırakılmış yaşlıların daha fazla eklem ağrısı ve zihinsel
fonksiyonlarda yavaşlama gözlenmesi… uyum içinde ki aileler fiziksel olarak en
şevkatli olanlardır; haydi bakın bir kez daha çevrenize…
BİR DÜŞÜNÜN ;
Yürürken
elinizi bile tutmayan bir sevgili , aşık olduğuna hangi hediyeyle inandırabilir
ki sizi ?
Sımsıkı sarılamadığınız
bir dosta ne kadar güvenebilirsiniz ki ?
Koklaya koklaya sarılmayan bir anne ne kadar
besleyebilir ki yavrusunu ?
……………
Haydi ; bugün
bırakın işinizi,çok kazanma arzularınızı,rahat bir hayat hayallerinizi,eve
ekmek götürme telaşınızı, tatil planlarınızı …bunların hiçbiri hastalıklardan
ve şiddetten koruyamaz yuvanızı.Sarılın alabildiğine sevdiklerinize.. kocaman
sarılın ,ruhuna dokunun dokunun ki
şiddet yanlısı olmasın ,hastalıklar gelip konmasın biriciklerinize… kaygılar
yerini gülüşlere bıraksın gözbebeklerinizde ve sorgulanmasın para kaygısına
boğulmuş sevgileriniz….
05.11.2013
Esra DEREOBALI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder