25 Temmuz 2016 Pazartesi



(22.07.2016 Diva dergisi 73. sayfa)

Evli ve aşık ...
Her birimize ütopya gibi gelen bir konudur sonsuz aşk...Beynimizin yıllar içinde aşkın kimyasallar birleşimi olduğuna ikna edildiğimiz, tüketim toplumunda gerçek aşkın mümkün olmadığını öğrendiğimiz bir hayatta yaşıyoruz.
Aşk adına yüzlerce fikir, binlerce makale vardır ama yine de insanoğlunun hala keşfedemediği ancak araştırmaktan da sıkılmadığı bir konu aşk ve ilişkiler...
Herkesin hayatında iyi ya da kötü bir fikri ve deneyime sahip olduğu konudaki dikenli yolları anlatacağım bugün ve değişen bilinç sistemini.
Geçen yıl atölyeme gelen harika bir çift sayesinde belki de önümde inanılmaz bir alan açıldı . Aslı ile Mert’e buradan da binlerce kez teşekkür ederim . Bir gün bir ilişki danışmanlığı için randevu almış bir çift ile görüşmem vardı .Oysa günün rutini şeklinde girdiğim danışmanlık müthiş bir toplumsal ihtiyaca ışık tuttu.Danışmanlık seasında ilk sorum olan ‘’ sizi buraya getiren sorun nedir? “ e “bizim sorunumuz yok” cevabı aldığımda şaşkındım . Bizim harika bir ilişkimiz var ve böyle devam etsin istiyoruz. Ancak evlenmek istiyoruz ve bu hafta ailelerimizi tanıştırmayı planlıyoruz ve bilirsiniz biraz stresliyiz dediler.Bu genç çiftin gözlerindeki ışıltıyı izlerken merakım giderek arttı. Herbirimiz kendi hayatlarından ya da çevrelerinde yaşanan durumlara aşinayızdır.Düğün ve adetler ,aileler arası kültürel farklılıklardan oluşan bir dizi oluşabilecek stresten bahsettiler. Sanırım çok da haklıydılar. O en güzel geçmesi gereken hayallerine gölge düşsün istemiyorlardı. Bizim ilişkimizde sorun yok ama bu sürecin stresini yönetebilecek bir koçluk almak istiyoruz bir profesyonelden teklifi, ilk kez bir çiftten geliyordu. Sorun olabilecek her stresi yönetmek adına bir dizi görüşme planladık ve harika, hiç gerilimsiz bir süreç yaşandı .
Son yıllarda pek popüler olan boşanma ve çocukların bu süreçten en az travmayı alması adına çok ilişki danışmanlığı yapmıştım . Ancak ilk kez başlangıç travması yönetecektim ve benim için de harika bir deneyimdi. Sonrasında farklı kültürlerden ya da farklı dinlerden gelen ailelerin kaynaşmaları adına bir çok danışmanlığa yol açacak olan bu süreçte, elbetteki çiftlerin evlilik süreci , evlilikten beklentiler , karşı cinsten beklentiler, birbirini anlama ve iletişim adına çalışıldı. Öte yandan çocukluğumuzdan beri biriktirilen bilinçaltı kodlarına yönelik korkularımız ve beklentilerimize yönelik şimdiki hayat regresyon seanslarıyla geçmişten getirmiş olduğumuz çöpler ,yanlış inançlar temizlendi. Harika bir hayat için temiz bir başlangıç muhteşem bir fikirdi. Sonrasında da bir çok gencin evliliği belki de hiç onlara ait olmayan beklentilerle gölgelenmemiş oldu .
Bir çok evlilikte, süreç içinde hep o düğün öncesi aileler arası çatışmalar evlilik sürecini gölgelemekte hatta kavga ve kırgınlıklara zemin hazırlamakta yıllar geçse de yaraları hep hatırlanmaktadır.  Herbirimiz için aile kavramı öncelikle kendi ebeveynlerimizi rol model seçmeyle başlar. Sonrasında oyun çağında evcilik oyunları ile şekillenir ,sosyal medya ve medyatik sektörle bir fantastik düzleme dönüşür. Oysa gerçekte kim olduğumuz , nasıl bir ortamda huzurlu ve dingin olacağımızı belki de hiç bilmeyiz. Deneye yanıla yol alır ve bu yolda kişisel olarak da birçok darbe alırken karşımızdaki insana da yaralar açarız. Oysa ki yolun en başında kişiler; öncelikle kendilerini tanıma, sonrasında da süreci yönetebilme becerisine sahip olursa tüm bu deneyimler keyif ve neşe içinde de gerçekleşebilir.
Evlilik gibi sözleşmeli her birliktelik için sevgi elbetteki gerek şarttır. Ancak sevgi yeter şart değildir. Birlikteliklerde doğru iletişim, saygı yanı sıra çiftlerin stres ile başa çıkabilme becerileri ,sosyal problem çözme becerileri ve hayattan beklentilerinin de  ortak paydada buluşması gerekmektedir. Seanslar sırasında kişi hem kendini keşfedecek, hem de bir ilişkiyi yönetmede tek lider olmadığını; gücü de ,sevgiyi de maksimum keyifle deneyimleme şansı bulucaktır. Duygusal beslenmesi olmayan bir birliktelik birbirinin bakımını sağlamının ötesine geçemeyecektir. Kimse kimsenin sorumluluğnu taşımak zorundalığı olmamalıdır. İki yetişkinin bir arada olmasından bahsediyorsak ... İşte tam da bu nedene kişilerin sağlıklı ilişikiler kurabilmesi için  öncelikle kendini gerçekleştirmiş olması gerekmektedir. Evlilikler duygusal olarak sizi beslemek zorundadır. Çünkü her yaratılmış, sevilmek ve beğenilmek ihtiyacındadır ... Bunu sağlayamazsanız ya öfke biriktiren vucudunuz hastalıklara yenik düşer,  ya da ruh ihtiyacını farklı yollarla doyurur ki bu da aldatmaktır.
Bu nedenle evlilik kurumunun idari kısım ve duygusal kısımı birbirinden bağımsız ele alınmamalıdır.Madem beni seviyorsun o halde benim istediğim gibi olmak durumundasın  kalıplarında sevgiden bahsetmek mümkün değildir. Oysa çiftler davranışları altındaki dinamiği çözerler ise , kimin neden o davranışı gösterdiğini de algılayabilirler.Bu da bir çok krizi daha oluşmadan önler.
Farkındalık her şeydir ... Mutlu ya da mutsuz olmayı kendimiz seçeriz, asla karşımızdakinin davranışından kaynaklanmaz... Biz önce kendi hayatımızın seçimlerimizin sorumluluğunu üstlenmeliyiz ... İçinde olduğunuz durum kendi seçimlerinizin ve misyonlarınızın sonucunda ulaştığınız durumdur.
MUTLU.. AŞIK... KEYİFLİ BİRLİKTELİKLER YAŞAMIN KAYNAĞIDIR...
EVDEKİ HUZUR IŞIĞINIZ OLSUN ...

20 Temmuz 2016 Çarşamba


KARMA NEDİR?
Geçmişte açık kalan hesaplardır. Evrenin muhteşem döngüsünde insanlığa; “pardon size ait bir bakiye kalmış” demesidir. Ötelediğimiz, ertelediğimiz geçmiş hesapların günüdür. Ama asla bir öde borcunu değildir. Borç kanla değil anlayarak, o biliş düzeyinden bir üst basamağa nakildir. Yani bugün yaşananlar gerçekte bir bütünleme sınavıdır, hayat okulunda.
Ya biran önce herkes öfkesini, intikam çığlıklarını, benbilirimciliklerini bir kenara bırakıp anlar ya da başka bir hesaplaşma karmik döngüsüne kadar gözlerini kapatır; dizilerine, maçlarına, eğlence sofralarına gömüp hayatını aynı kısırdöngüde kurbanı oynar. Birileri cadı birileri avcı rollerini üstlenir ve döner durur dönme dolabında …
HAYDİ! NE KADAR ZORLU OLURSA OLSUN SARILALIM ARTIK EN KARANLIK YANLARIMIZA ve GEÇELİM BU SINAVI…
ŞİFA da SENSİN ŞİFACI da …
“ O YAPTI” demekten vazgeç, “BENİM DE PAYIM VARDI” nın DENGE VE HUZURUNDA KUCAKLAŞMA ZAMANI!
E. Dereobalı 20.07.2016

19 Temmuz 2016 Salı

GEL Bİ KAHVE İÇELİM SONRA...


GEL Bİ KAHVE İCELİM SONRA ...
Olmaz arkadaşım,kardeşim,içimin asi yanı,öte ucu kendi evini temizlemeden sokaklar yıkanmaz.Bu yaşama gelme sebebini bilmeyenin ,neden bunları yaşadığına dair bir fikri olamaz.Bu hayattaki evinin bedeninden ibaret olduğunu lakin o bedene de bir sureliğine misafir olduğunu idrak etmeli insan.Hatta bu bedende öğrenmen gereken ödevlerin varken sen yan sınıfı ,okul idaresini şikayet edip duruyorsun ...
Bu bedendeki gorevin tanrıcılık oynamak mi sanıyorsun? Kendi fikrini evren yasası kabul etmek ,guneşin kendini ısıtmak için dogdugunu soyleyen bir çocuğunkinden farksız görmüyor musun?
Kendimizi tanımaktan acizken herseyi herkesi ne kadar da yargılar olduk!? Bak bakalım hayatına neler yaşıyorsun? Neleri korkuyla,kaygıyla yapıyorsun?neler seviyorsun nerede senin olmayanı yargılıyor karalıyorsun?gel paylaşalım diyemiyorsun?
Once bi sakinles öfken kendine!!! Gücü elde eden egosunu kral ilan ediyorsa olmaz kardeşim...içimin kanayan yanı olmaz.Kaldırdığın el kendine.Gel bir kahve içelim sonra dur de içindeki savaşa.sen gidersen bir eksilirim sende gitme bu bahçe renkleriyle güzel .Evrilmezsek ,devriliriz !!! İçindeki intikamcı,nefret soylemçisi, kaygılı ,yaralı çocuğa sarılmazsan dışındaki yaralar bitmez...içindeki oh olsunlar,taraftarlıklar,ben aslaaa cılıklar seni kızdığın seye dönüştürür.ben dersen ,o dersen kendini bölersin ...bak aynaya böyle daha güzelsin... içindeki ofkeyi süpür sevgiye yer açılsın .
Önce o başlattı,kıskançmıyım ben ,ne alaka bilader gormuyomusun o yaptı,ne nefreti ya ben miyim nefret diyenlere selam olsun. Sen karşısında durmazsan vuran el bosluga duşer. Hadi boz ezberini ofkenin bırak aksın ... sevilmeyen yanıda sevgi kaplasın ...her karşıt karşısını doğurur... taraf olma yanyana ol ... icinde ol ki dışına yansısın...
Hadi sen gel önce evini temizle...
E.dereobalı 20.07.2016

18 Temmuz 2016 Pazartesi

NELER MÜMKÜN?





Ahengi yaratmak için neler mumkün?
Doğum sancısını hafifletme teknikleri...
Çok ciddi bir "travma sonrası stres bozukluğu "yaşıyoruz.Ne acıdır ki farkında olmadan bu durumu besliyoruz da... çok ciddi bir algı manipulasyonu ve bilinçaltı tohumlarına maruz kaldık . Merak kanallarımızı açıp ,bey imizin en hızlı öğrenme merkezini çalıştırdık ve ülkemizde neler olduğunu anlamaya çabalarken 🤔saniye saniye vahşeti,tüm güven duygularımızı derinden sarsan görseller izledik.Hepimiz mutsuz,umutsuz titresimlere dönüstuk ve acilen temizlenmek zorundayız aksi halde bugun ekilen tohumlar yarınımızın zehirli sarmaşıklarına dönüşecek ve tohumların ekilmesinden sorumlu olmasakta içimizde bu tohumları buyumesine izin vererek herşeyden sorumlu olacağız...
Enerji frekansınızın düşürülmesi sizi kaygı bozukluğuna iter,zihin kontrolunuzu dış evrene vermis olursunuz ve yönetilmeye mahkum kalırsınız. Kendi ruhsal gücünüzü , kalbinizin enerjisini ,zihin kontrolunuzu bir an once ele alıp aklı selimliği korumak BZAMAN DILIMINDE YAŞAMAYI SEÇMIS GER RUHUN ASLİ GOREVIDIR...HATIRLAYIN
Bir kisinin frekansını yüksek tutması min.350 kişi kişiye bilinç portalı sağlar yaydığı frekans ile lutfen enerjinizi yuksek tutun bu sizin asli varoluşsal görevinizdir.lanet okumayı bırakın,korku,agresif,öfkeli kalmayı seçtiyseniz zihin kontrolunuz ele gecirilmiştir o duzlemden çıkın ve dinginleşin...kızdığınız ve yargıladığınız her durumda siz o enerjiye dönüşursünüz.Kaos için akü görevi görürsünüz.HER NE YAPARSANIZ YAPIN BIR DURUMA TARAF OLDUĞUNUZDA KARŞI DURUMU YARATIP ,BESLEDIGINIZI HATIRLAYIN.Bu size o an icin birey hisettirse de yıkımınızdir.Bunun gerçek olmadığını sadece o an buna tutunduğunuzu bilmelisiniz.saki liğe ve aklı selimliğe kendi merkezinizde dengede kalmaya birlik beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Tv ,sosyal medya ya uzun zamanlar maruz kalmayın bilincinizin algınızın yönetilmesine izin vermeyin yaratılmak istenen toplumsal paranoyaya ,kaosa akü görevi görmeyin. Kirlenen zihin o frekansın yayını yapar.
Peki ne yapalım
*Uyku duzeni bozulanlar lavanta kokusu ssakinlik ve dinginlik frekansina gecmenize yardım eder
*su icme miktarınızı arttırın.suyu kodlayın. Ictiginiz suya emir verin" bedenimde huzur ve dinginlik yarat"
*Enerji frekansınızı en hızlı en yuksege çıkaran kokuGÜL YAĞIdır mumkunse bir yagdanlıkta işyerlerinizde kokulandırın... yoksa gul kokulu oda parfumleri tercih edin .. bileklerinize damlatıp gunboyu enerji alanınızı bu frekansa akordlayın..
Hicbisey bulamazsanız en mutlu oldugunuz an ı hatırlatan bir koku kullanın...
*biliyorsanız meditasyon ve nefes teknikleri ile bilmiyorsanız mantra muzikler dinleyin (gayatri mantra deva premal )
*kaygı hissettiğinizde hemen bir bardak su icin,geleceği kodlamayın şimdide kalın..
*Kıskırtanfelaket senaryolarını surekli etrafınıza anlatmayın,lanetlemeyin yargılamaktan kaçının bir karşı taraf yaratmaya son verin.
*Uğultu yada çınlamayı andıran yayın sesleri duyarsanız hemen kulaklıklarınızı takın frekans yayına maruz kalmayın
*Bilimç dönüşüm zamanları kaos olarak algılanır ancak ahenge dönüşmesi herbirimizin bireysel dönüşümüne bağlıdır.Evrimsel dönüşüm ahlaki yada toplumsal kavramlarla şekillenmez bilinç yukselmesi ile mumkun olacaktır lutfen buna odaklanın.
*sürekli mağdür ve haksızlığa uğramışlık söylemleri böyle bir evren yaratmanıza sebep olduğunu hatırlayıp kurban enerjisinden yayın yapmayı durdurun.dikkatinizi neye yuklerseniz onu çoğaltırsınız.kendiniz ve sevdikleriniz için hayallerinizin otesine geçebilmeniz için neler mümkün? içinizdeki cosku ve ihtişamı yaşayabilmeniz için neler mümkün bunu sorun cevaplamayın ..enerjinizi ,etrafta olan biteni tanımlamayın ...sadece sorun... icinde bulunduğum kaostan ahenge dönüşmek icin neler mumkun? Mucizelere donusunceye dek soruda kalın
*Dikkatini yönelttiğin şey duygunu yönetir . Duygusunu yöneten kaderini yönetir hatırlayın.
*RUHUN YOLCULUĞUNDA KUTUPSALLIĞI ,TARAF OLMAYI BIRAKIP;SADECE OLANA ŞAHITLIK ETMEK VE ENERJINIZI YUKSEK TUTMAK VE OLAN ILIZYON SANRILARININ UZERINE ÇIKMAKLA YÜKÜMLÜYÜZ. KUTUPSALLAŞARAK YOK OLURUZ.KUTUPLAR BIRBIRINI VAR EDER.IŞIĞIN OLMADIĞI YERDIR KARANLIK ...HAYDI IŞIYALIM .. KASOUN AHENGE DÖNÜŞECEĞI GUNLERE ŞAHITLIK ETMEK ICIN NELER MUMKUN?
E.Dereobalı

FREKANSINIZI YÜKSELTİN...

Lavanta kokulu bisey varsa uyumana yardımcı olur
Nane yagı kalp cakrana iyi gelir yatistirir...
Ama en yuksek gul yaginin frekansı bol bol kokla
Hicbisey bulamiyosan hos anilarini hatirlatan bi parfum kokla
Sabun kokla cocuklugunu hatirla...
Kokuların frekansı çok hızlı dönüsturur .. beyni dusunce merkezinden kokrku ve duauk frekanstan hemen alır hoooppp hayalistana 😉
Yapamıyorum ... o bu yok... şifacıysak silkelenip kendimize gelmek zorundayız arkadaşlar... yuksek kalmak ZORUUUNNNDAAAYIIIIZZZ... baska hicbisey yapmasak bile bulundugumuz alanin frekansını yukseltmek cok fazla.seyi onleyecektir...

16 Temmuz 2016 Cumartesi

KOLLEKTİF BİLİNÇ



Bireysel evrenimiz ve kollektif biliç yansımaları
Sakince arkama yaslanmak ve muhsaebe yapmaktan başka yol olmadığını anlamalı bilincim
Bireysel dünyamda kendime yalan söylediğim neresi var ki;
Kollektif bilinçte ...Kandırılıyorum?etrafımda olan ilizyonlar dan başka neler mumkun?
Bireysel dünyamda sınırlarımı koruyamıyor başkalarının mudahalelerine nerelerde açığımki; kollektif bilinçte Ülke sınırlarımı koruyamıyorum?
Bireysel evrenimde nerelerde kendi gücümü başkalarına teslim ediyor bağımlılıklar yaratıyorum ki ;
Kollektif bilinçte...Bu kadar kolay kahsızı mağdur ve kurban zihniyetle yönetimi yaratıyorum ?
Kendimi nerlerde odüllendirmekten vazgeçtim ki ;
Kollektif bilinçte daha iyi demokrat ve özgür bir ortam yaratılamıyor?
Bireysel evrenime nerede bakmayı unuttum ? İcimin hangi yanını kabullenemedim? Yargıladım?ötekileştirdim,yoksaydım ki ? ;
Kollektif bilinçte bunlar yansıdı?
Çok üzgünüm😢tüm bunlar yaşanmadan dönüşemeyen her yanım için ...ama vakit üzülme değil SAKİNLİK VE İÇ HESAPLAŞMA GÜNÜDÜR... o bu şu laşmadan ... aklı selimlikle ..yüreğinle düşünebilme aklınla hissedebilme .. insana insanca sarılabilme günüdür... içimin en karanlık yanına ...ışık olsun...
Negatif soylemlerden once aynaya bakmayı hatırlayın...titreşimleriniz öfkeyse ofkeyle yansıyacak evrende... insanlık evrim geçirmek zorunda...hırsın ,paranın ,şöhretin,iktidarın ,dinin,ırkın ,mevkinin ve dünyevi hiçbirşeyin... hiçbirşeyin insandan, yaşamdan,erdemden, barışcıllıktan, daha onemli olmadığı günler için neler mümkün ?
E.Dereobalı

13 Temmuz 2016 Çarşamba

13.07.2016 GÜNAYDIN KARTI


YAZDIK...ÇİZDİK...


YAZDIK... ÇİZDİK...
Ne çok felaket ,ne çok haksızlığa uğramışız meğer her ağızdan bir ses her klavyeden bir soylenmedir gidiyor
Peki ya tüm bunlar senin yaratımınsa ? En karanlık yayında senden çıkıyorsa? Herkes bi melekde hep acılar ,kötüenerjilere maruz kalıyor değil mi ? Sorsan herkes pozitif herkes iyi güzel ama haksızlığa ugruyor.
Kardesim sen yapma o zaman ... ötekilestirme
Çık o dualite çemberinden kötü enerji ne bi turlu anlamiyorum... enerji tek enerji enerjidir... çalıştırmazsan durağanlasır... akıtmadığın su durgun olur ne var bunda ...aç o enerjiyi olsun bitsin... Kendini görmeyi %100 tüm gerçekliğinle görmeyi secmis olsan neler olurdu?nasıl bir yaşamın olurdu?
Tüm bu gerçekliği yarattığını tek bir enerjininolduğunu anlamaya izin verseydin neler mümkün olurduyaşamda?Yaşamını nasıl değiştirirdi?
Hep kıymet verilmeyi beklemmemis olsaydın? O degere zaten sahip olduğunu farketmis olsaydın neler mumkun olurdu? Sürekli yargılamak ,tanımlamak kendini değerli mi hissettiriyor ? Tanımladığın herseyi kendi evreninde yarattığını ve dışında biraktığın hicbiseyin yaşamına giremeyeceğini farketmeye izin verseydin? Hergün söylemlerinizde lanetler mi yaratmayi secerdin?
Evrende ne enerji biter ne gelecek sen kendi bahcene bi kez olsun kontrolu bırakmayı denemeye var mısın?
Ya eğer hayallerinin de ötesinde bir yaşamı neşe içinde yaratabilmen mümkünse
Ya eğer bunu seçseydin?
Ya eğer bunu alıp kabul etmeye gönüllü olsaydın ?
Dur... genişle ..hisset...evreni..doğayı sınırlarını kaldır ve sonsuzluğunla barış... seç bugün ihtişam..mucize ve hayallerinin ötesinde algı ve zihninin ötesinde evrenlebir olmayıseç... sen sandığın beden değilsin....gücünüeline alsanneler mümkün hayat denen oyunu çocuk neşesi ile yaratmaya var mısın?

11 Temmuz 2016 Pazartesi

NEŞELİ YARINLAR





IYI GECELER GECE... NESELI YARINLAR
bir anlığına sadece bir anlığına bir dileğim var
Pencereni aç ,yapabiliyorsan yattığın yerden bir yıldız seç kendine... sonra kalbini aç yıldıza ...o anda odenmemis faturalar.. hatirlanmamis yıldönümleri..kayınvalide bıdıbıdıları... senin icin yapılmamış olanlar ..senin yapamadıkların herseyi bir anlığına bırak ...kapa gözlerini ve tüm.enerjinle hisset bedenine yayıl büzüştüğün migdenden çık hisset tum hücrelerini ...genişleee ve odayı kapla... genişlee ve evi kapla... genişle ve şehri kapla... genişle ve ülkeyi kapla ..dünyayı kapla... genişle ve o seçtiğin yıldızı kapla... Bu gece bir anlığına sevgi ol... ve tüm evreni kapla... HATIRLA SONSUZ BIR VARLIK OLDUĞUNU ve tüm küskünlüklerini, kırgınlıklarını,kızgınlıklarının aslında sevgi ile kaplamadığın bir alan olduğunu hatırla... iste o an.. o sonsuz ruh ..o sen ...GÜCÜNÜ HATIRLA .. HAYATI NEŞE,KOLAYLIK VE IHTISAM ILE YARATMAK ICIN NELER MUMKUN ? Sonsuzluğunu hatırlamak nasıl olurdu? Bu oyunu hergece oynamaya var mısın? Hayat denen oyun neşe ve ihtişamdır benimle oynar mısın?
Keyif ve neşe icinde bir sabaha kadar tum yıldız tozları aydınlatsın gecenizi ...

11.07.2016 GÜNAYDIN KARTI


1 Temmuz 2016 Cuma

NEDEN DÜNYADAYIM


(01.07.2016  Diva Dergisi 79. sayfa)

NEDEN DÜNYADAYIM?
Dön dolaş aynı hikâye…
Neden değişmedi benim kaderim?
Kaderim buysa çekerim…
Tüm bunlar bilinçaltımızın İNANÇ sistemini oluşturmaktadır. Oysa bu kısırdöngüyü kırıp çıkmamızı sağlayacak olan bir sistem mevcuttur. Hayatımızdan şikâyet ettiğimiz tüm döngüler, ruhumuzun farkındalığı arttırmak için ve içimizdeki yaranın iyileşebilmesi için yüce yaratıcı tarafından tasarlanmıştır.adına kader dediğimiz bir döngüsellikte yaşanmaktadır.Ancak kadere razı olmak diye bir tutum söz konusu olamaz. Kader denen yazgı içinde birçok dersler biriktirir. Bu tıpkı üniversitede bir bölüm seçmek gibidir . Üniversitede okuyacağımız süre girdiğimiz anda bellidir ve alabileceğimiz derslerde öyle. Tıpkı hayat okulunda olduğu gibi doğduğumuz anda yaşam döngümüzün ne zaman sona erebileceği bellidir ve öğrenmemiz gereken dersler geçmemiz gereken sınavlar yaşanması gereken döngüler de belirlenmiştir. Ancak üniversite eğitiminde nasıl ki üst sınıflardan ders alınabilinir, altta bırakılan ders nedeniyle defalarca aynı sınava girilebilir, arkadaşlarımız tatil yaparken yaz okuluna kalınabilirse hayat okulunda da aynı şeyler yaşanır. Kader tıpkı eli sopalı bir hoca gibi bize bir dersi anlatmak üzere habire aynı olayları yaşatabilir. Nasıl ki okulda zor bir ders için tüm gayretimizle çalışıp sınavları geçmek için çabalıyorsak, hayat okulunda da aynı sebatla dersi öğrenip bir üst sınıfa devam etmek gereklidir. Oysa biz çoğu zaman başımıza gelen olaylardan yakınır hatta bu yakınmaları bir yaşam ritüeli haline getirerek sürekli şikayetlerimizle yaşamaktan güzellikleri bile kaçırırız. Üstelik bu yakınmalar hiçbir zaman hayatımızı kolaylaştırmadığı gibi bir süre sonra tüm yaşam enerjimizi sömürmeye de başlayacak, çoğu kez bizi hasta edecektir biliriz. Yine de bunu yapmaktan kaçınmayız.
Bir okulda zor bir derse girdiğimizde öylece boynumuzu büküp oturup razıyı m mı diyoruz? Pek tabii ki hayır. Zor problemleri çözmek için pratikler geliştiriyor, anlamak için kafa yoruyor, uykusuz kalıyor ama sınavı geçiyoruz. Peki, aynı durum hayat okulunda başımıza geldiğinde niçin aynı sebatla çalışıp çabalamıyoruz.
Hayat okulunda başöğretmene dua edip, “rabbim sen beni bu sınavdan geçir “diyoruz da, derse hiç çalışmıyoruz.
Hayatta başımıza sürekli gelen olaylar ve “hep beni mi bulur” dediğimiz kısır döngüler öğrenemediğimiz derslerimizdir. Ve hocanın kapısında not diye yalvarmak yerine o dersi öğrenmemiz gereklidir. Bu yüzden bugün burada bedenlenmiş bulunmaktayız.
Durumlara biraz daha büyük pencereden bakmaya başladığımızda kısırdöngü prangalarından özgürleşiriz. Gerçeği görmek insanı önce düşünebileceğinizden çok daha fazla öfkelendirir. O öfkenin içinden geçmeyi becerebildiğimizde özgürleşiriz.
Özgürleştiğimiz her ders kendimize uyanmamızı ve kaderimizdeki ders yükü azaldıkça yaşamımızı yeniden şekillendirme imkânı sunacaktır. Bu yolu yürümek elimizde. Hayattaki zorluklardan sürekli şikâyet ederek harcadığımız enerjimizi bundan böyle sınavları geçmek için harcamalıyız. Hayat okulunda tembel ve yakınan öğrencilikten; yüzü gülen, kendine güveni olan kısma geçmek elimizde.
Terapistler ve farklı terapiler bu evrede evde alınan özel dersler ve yardımcı kitaplar klasmanında görevlerini her zaman sürdürmeye devam edecektir. Regresyon terapi; Access bars; biyoenerji uygulamaları bu hızlandırılmış kurslardan elbette sadece bazıları… Önemli olan sizin kısırdöngünüzü destekleyecek olan uygun özel dersinizi seçmek ve büyük resmi görüp aynı döngüden bir an önce çıkmaktır.
Bize verilen yaşamda bir gün sana ulaştığımızda tüm derslerimizi öğrenmiş ve gururla karnesini teslim almış bir tekâmül yolcusu olabilmek dileğiyle… farkındalığınızı arttıran haftalar dilerim…

TEKAMÜL YOLCULUĞU


TEKAMÜL YOLCULUĞU
Siz hiç dalından yeni kopmuş bir zeytin tanesini dişlediniz mi?
Acı sütü boğazınızı dağlar,
oysa taşla kırar ( hayattaki zorlayıcı nedenler),
sıcak suda bekletirsen (arınma)
dünyanın en faydalı en lezzetli haline dönüşür (olgun ruh)...
ya da atarsın çuvalların içine değirmen tasları arasında prese sokarsın ...çamura dönen eteniyle sana bambaşka bir iksir sunar...
DÖNÜŞÜR...
Her derde deva olan zeytin yağı ...
GERÇİ ZEYTİN YAĞDA ASİT ASİT (yoldaki ruh mu ego mu ayrımları )
ama eğer dalından tamda vakti geldiğinden ayırdıysan , fabrikada bekletmedi nefes aldırmadan sıktıysan dizyene döner asidi arttırmadan evrenin en muhteşem boğazını yakmayan kokusunda cennet gizli altın sarısına kavuştuysan (kamil insan ) ...
OL emrine uyduysan.... değmeyin yaşamın keyfine resmin tamanın farkındaysan ....
Bazen de ben bu yolda yokum der ( özgür seçim yasası) dalından toprağa düşer ve yeniden bedenlenmek üzere bir dahaki sonbaharda ağacına gübre olmayı seçer,bir zeytin danesi...(enkarnasyon )
Şimdi henüz dalda bir zeytinsen yap seçimini ...
YA toprağa düşene kadar dalda yaşa !?
YA DA iksir olmak için bırak dalı !!!