31 Ekim 2016 Pazartesi

31.10.2016 GÜNAYDIN KARTI

Gülümseyen hayatının efendisidir... harıka bir hafta için ..sıkışan trafiğe ,söylenip duran arkadaşınıza, yalnızlığınıza, yalanlara,küfreden şöförlere hayata lanet edenlere Patlat bi kahkaha. ..HAYDİ GÜLÜMSE ŞENLENSİN DÜNYA...GÜNAAAAYDIIIIIN


28 Ekim 2016 Cuma

29 EKİM CUHHURİYET BAYRAMI


28.10.2016 GÜNAYDIN KARTI

Sen veya ben veya o olmanın bir ilizyondan ibaret olduğunu idrak edeceğimiz... o deyip karaladığımız, sen deyip azımsadığımız herkesin de bizden içimizden bir alt benliğimizin yansıması olduğunu ... kendini koşulsuz tüm karanlık yanlarınla affedebildiğin gün gerçek sevgiyle tanışabileceğini kavrayabildiğimiz... "BİZ" olmanın bilincine ve koşulsuz sevginin keyfine varacağımız güzel günlere MERHABA..

27 Ekim 2016 Perşembe

27.10.2016 GÜNAYDIN KARTI

Yaşama... neşeye. .koşulsuz sevgiye kapını aç..ŞİMDİİİ. ... YA DA KAPAT VE YOKSUNLUĞUYLA KARANLIĞINDAN ŞİKAYET ET ...Özgür seçim :)

25 Ekim 2016 Salı

25.10.2016 GÜNAYDIN KARTI

Neşen kalmamışsa..
Birileri anlamamışsa seni ...
HADİ CANIMM BIRAKIN BU DRAMAQUEENLİGİ...
silkeleniiinnn ..
kime ihtiyacı varki ruhunun özünden başka...
YENİLENME VAKTİDİR..
TAZELEN YİNE YENİDEN..
GECEDEN SABAHAAAA... E.D

24 Ekim 2016 Pazartesi

24.10.2016 GÜNAYDIN KARTI

Hayatın sırrı ;KUCAKLAMAKTIR. Ne geliyorsa kucaklamak ,reddetmek direnci oluşturur ve uzun süre hayatınızda tutar acıları... oysa içindrn geçebilmek gerek ... Deneyimi gereğinden fazla önemsemeden,hayatın ve zamanın içinden geçtiğimiz gibi... hırçınlıkları da acılarıda sevgiyle kucaklayabildiğimizde , tazzikli bir suyla yıkanmış toz zerreleri gibi kaybolup akıp giderler ...deneyimleri gereğinden fazla önemseten ego yıkımınızı getirecektir. .. acılara tutunmayın sevgiyle kucaklayın ve içinden geçin hayatın .. zamanın akıp gitmesine izin verin acınında mutluluğunda kendi seçiminiz olduğunu hatırlayarak .E.Dereobalı

18 Ekim 2016 Salı

İHTİYACIN OLAN TEK ŞEY İNSAN




(Diva Dergisi 83. sayfa 15.10.2016)

İHTİYACIN OLAN TEK ŞEY İNSAN
Bağımlılık deyince toplumsal ayrıştırma yapar hemen egomuz..
İlk anda madde bağımlıları ve sigara bağımlıları geliverir aklımıza. Oysa ki bağımlılığın bir görülme ve farkedilme ya da görülüp farkedilmemekten bir kaçış olduğunu anlamak gerekir. Bu kapsamdan bakıldığında her birey kendi içindeki bağımlılığı kavrayabilir.Sigara içenlere ayrı oda yapmak yada dışarıda içmesini istemek madde bağımlılarını AMATEM' e yollamak "bağımlı" kavramını gözlerinizden ırak edebilir ama içinizdeki bağımlı tarafı gözden kaçırmanıza ve sisteme yem olmanıza da sebebiyet verebilir.
Belki de SİZ; "sıkılınca öfkeyi yemekten alıyorum" derken “sevildiğimi hissedemiyorum, SEV BENİ, kendimi sevemiyorum” diyen bir yeme bağımlısısınızdır .
"Ayy kan şekerim düştü,tatlı bişey yok mu?" deyip hipoglisemi maskesi altında saklanan....Hayatın sorumluluğunu üstüme alamıyorum,bu anlamsızlıktan yoruldum demeye çalışan bir şeker bağımlısısınızdır.
"Bu hayat çok zor,dünyanın haline bak” diye sızlanırken aslında acı bağımlısı bir kurbansınızdır.
Tüm bunları farketmek sizi yaftalamaz korkmayın. Aksine kendinizi gerçekleştirmeniz, birey olmanız ve kişilik gelişiminiz için bulunmaz bir fırsat sunar.
ABD'li psikolog Abraham Maslow çalışmasında 1943'de bir çalışma ortaya koymuştur ve bu insan psikolojisinin yapı taşı hatta çatısı haline dönüşmüştür.
Her ihtiyaç düzeyi bir gelişme düzeyidir ki bir basamağı karşılamamış birey diğerine ihtiyaç duymaz, duyamaz; hatta algılayamaz.
İhtiyaç Teorisi
1-Fizyolojik gereksinimler (nefes almak, karnını doyurmak, uyumak, seks, boşaltım,vs...)
2- Güvenlik gereksinimi (vücut, barınmak, iş, sağlık, mülkiyet güvenliği)
3- Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (aile, arkadaşlıklar, cinsel yakınlık, aşk ve tutku)
4- Saygınlık gereksinimi (özgüven, başarı, özsaygı, başkalarına saygı, diğerinin hakkını gözetebilme)
5- Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, ön yargısız olma, görünenin ardındaki gerçeği arayış)
Tamda burada işte asıl güncel tehlike başlar.
İlk iki basamağı tamamlamış olan birey üçüncü basamağa geldiği yaşlarda, aile yada sosyal ortam (okul,sokak,vs) içinde bir engelleme ile karşılaşır ve bunu dönüştürmenin bir yolunu bulur. Çocukluk travmalarına bağlı, yetişkinlik döneminde bağımlı kişilik alt kimliklerinden birini edinmiştir artık . Hele ki bunu toplumsal olarak kabul gören bir yol da bulmuş ise ( yeme bagımlılığı şeker bağımlılığı gibi ) kendi bile farkına varmadan yaşayıp gidebilir. Ancak normal hayat içinde yine de bunun farkına varıp , kendini gerçekleştiren insan olma şansı elde edebilir...Bir üst basamağa geçiş için bu alt kimlik problemini çözme yoluna gidebilir.
Bireyin gelişimi aynı zamanda toplumunda gelişimidir. Arz talep dengeleri zorlar çünkü toplumları gelişmeye ...
ANCAK ARTIK ŞANSINIZ YOK !!! Toplumsal olarak gelişmenizin...
Bunu engelleyen bir virüs çoktan ruh,beden,zihin dengenizi ele geçirmiş durumda; adı internet.
Sanal sosyal ortam "hey ben seni görüyorum, kabul ediyorum,seviyorum" demeye başladığı anda artık bireysel olarak, ruhsal gelişim basamağına takılı kalmış durumdasınız. Tehlike çanları çalmaya çoktan başladı. İhtiyaç listeniz artık kabul gördüğünü, beğenildiğini, onaylandığını, alkışlandığını sanan bir sanal ilizyon içindedir.
Dikkat Farkedin...Siz bir sosyal medya bağımlısısınız.
Bu nedenle artık toplumsal kabul görmeye, okumaya, gelişmeye, aşka, dokunmaya, sarılmaya ihtiyacınız kalmadı sanıyorsunuz. Bilinciniz buna kanıyor ancak ruhunuz acıkmaya çoktan başladı.
PEKİ NE ZARARI VAR?
Bireysel Zarar: Hemen bu bağımlılık treninden inmezseniz ruhunuz açlığını bedeninizi hasta etmeye başlayarak size duyurmaya çalışacak.
Toplumsal Zarar: İnsansal ihtiyaçları kalmayan toplum çabucak ötkileşme sürecine girecek. Algısı gözetilen insanlar yanlızlaşacak, bölünecek. Az gelişmişlikten gerileyen ve değerlerini kaybeden bir hale geçmeye başlayacak.
"Dikkat yönetiliyorsunuz" demiyorum. DİKKAT YOK EDİLİYORSUNUZ! diyorum ...
İHTİYACIN OLAN TEK ŞEY;
bir dostla içilen kahve,
bir komşuya ikram edilen lokma,
bir aşka dolanmış yürektir.
İNSAN OLMA İHTİYACINIZDAN VAZGEÇMEYİN !
Esra Dereobalı

17 Ekim 2016 Pazartesi

17.10.2016 GÜNAYDIN KARTI

Günaydıınnn...herşeye rağmen GÜLÜMSE GÜNEE... sevdiklerinizin uzağına düşmediğiniz...hayatta ne olursa olsun sıcacık bir yüreğin elinden tutup çimenlerde yürümenin keyfinden vazgeçmediğiniz... hayatın rutininde değil an ın keyfinde yaşamanın tadına vardığınız bir hafta olsun...


15 Ekim 2016 Cumartesi

15.10.2016 GÜNAYDIN KARTI

Etrafında gördüğünden midir şikayetin...
Bil ki... arınma vaktidir yüreğinin...
Bu güzel günde güzel görmeniz dileğiyle...
Mutlu haftasonları



14 Ekim 2016 Cuma

HAYATIN PES NOKTASI



HAYATIN PES NOKTASI
Herşeyin bi noktası var... mesela buzun donma noktası.. camın kırılma noktası.. demirin tava geliş noktası ...kimyanın tepkime noktası... çeliğin çürüme noktası...
Peki ya insanın noktası?..
kendinden vazgeçiş noktası ...
Yaşamak güzel şey dostum...
Insanın noktası sana uzanan eli tutuş noktasıdır hatırla...
yaradılışı..
Planı hatırla...
E.Dereobalı

13 Ekim 2016 Perşembe

EN UZUN İLİŞKİ





EN UZUN İLİŞKİ!
Mutsuz musun ? Düşünme ...kır direksiyonu..biryere mi çarparsın ?çarp ve dur ve bak ve ol anda ol ...sadece ol ..düşünme... Nereye yol aldığını bilmeden direksiyonda olmaktansa biryere çarpıp dur bi bak etrafına uçan kuşu kanat çırpmaktan yorulan kelebeği, yağmur damlaları arasında çırpınan su perisini farket..sonra sor kendine....kendine giden yol nerden geçer;)
Yaşadığını hisset ,skor tabelalarında çentik atmaktan mı ibaret hayat? Kaç bahar geçti bir papatya üstünde uğur böceğini izlemeyeli? Bir akasya altında haylazlık etmeyeli? Bir kediye süt vermeyeli? Sevgilinin elini tutup yürümeyeli kaç dolunay doldu boşaldı?
Bir sor aynalara hayata mı yetişme çabasındasın ?kendine geç kalmışlığın telaşında mı? Kaç dönemeç önceydi neşeyle vedalaştığın kavşak? Hangi gözyaşında boğdun içindeki çocuğuda bir gecede büyüdü ayakkabı numaran?
HAYDİ GÜLÜMSE HAYAT BU KADAR CİDDİYET İÇİN ÇOK KISA..HAYAT KOZMİK BİR ŞAKA :) ve YOL TAM KARŞINDA ..YARIN GÜN DOĞUMMUNDA KALBİNİN RİTMİ HAYATLA DANSI ÇALDIĞINDA BU KEZ ONU DİNLE ,okul yolunda çakıl taşıyla top oynayan çocuğu selamla aynalarda ve barış onunla ,sarıl kendine ,gülümse kendine ,HAYATTAKİ EN UZUN İLİŞKİN KENDİNLE ;)
ESRA DEREOBALI

10 Ekim 2016 Pazartesi

10.10.2016 GÜNAYDIN KARTI

Kendine;
Yapamadıklarınla ilgili gülümseyebildiğinde
BÜYÜRSÜN ;) Bol gülücüklü mutlu bir hafta olsun...


7 Ekim 2016 Cuma

08.10.2016 GÜNAYDIN KARTI

GÜNAYDIIINNN..... doğan güneşe,her sabah yeniden tazelenmeye, yeşil yaprağı görebilmeye, neşeyle atan kalplere...Mutlu haftasonları...


3 Ekim 2016 Pazartesi

DÜŞÜNCELER HAYATI YÖNETİR Mİ? HASTALIKLARI ÜRETİR Mİ?



(30.09.2016    83. sayfa  diva dergisi)

DÜŞÜNCELER HAYATI YÖNETİR Mİ? HASTALIKLARI ÜRETİR Mİ?
İnsanın en büyük hapishanesi beynidir. Vücudunuz bütün emirleri beyninizden alır ve inandığınız herşeyi yapabilir. Çünkü beyniniz sizin duygularınıza göre yol alır. Bu demektir ki; bir konunun olmasını ne kadar isterseniz isteyin korktuklarınızla karşılaşacaksınız. Olayları korktuğunuz şeye rağmen elde edebilmeniz biliç ve bilinçaltınız savaşının egonuzu yükseltmesidir. Bir durumun olmayacağına inanıyorsanız tüm olumsuzlukları algılayıp sürekli kendinizi ikna etmek için uğraşırsınız. Durumlar iyi ya da kötü değildir, sadece gerçektir. Gerçek tarafsızdır. Bakış açınız eksilere kilitliyse durumu negatif algılarsınız oysa çok mutlu olduğunuz zamanlarda aynı durumu son derece iyi atlatabilirsiniz. Algılarınız hormonal düzeyinize sinyaller yollar sürekli…
HAYAT SİZİN ALGILADIĞINIZ GİBİDİR ASLINDA .. NE ZOR NE KOLAY….
Sizi hasta edebilen beyniniz bunu yapabildiğine göre sizi iyileştirebilir de…siz hangi tarafı seçerseniz…her düşünce ya da eylem vücudunuzun belli organı yada enerji merkeziyle ilişkilidir. Örneğin ; birşeyi kabullenemediğinizde midenizin ağrıması bundandır.Yenilen besinlerin içeriye kabulünün öncelikli organı midedir. Mide, dışarıdan gelen tüm etkileri alır ve sindirebildiklerini kabul eder. Kabul edebilmek, açıklık, pasiflik ve fedakârlık gerektirir. İnsan hissetme işlevini bilinçdışına itmeye çalışırsa, bu işlevler bedensel boyutta ortaya çıkarlar. Böylece, mide, fiziksel besinlerin yanı sıra ruhsal duyguları da kabul etmek ve sindirmek zorunda kalır. Midenin alma ve kabul etme görevlerine ilaveten sahip olduğu bu kez eril kutba ait bir işlevi daha vardır: Üretim ve mide asitlerinin salgılanması. Asitler yakalar, parçalar, yakar ve eritir; açıkça saldırgandır. Eğer insan bir şeylere kızar, fakat bu kızgınlıkla bilinçli olarak baş edemezse, ya da bu kızgınlığı bir saldırganlığa dönüştüremezse bu hisler mide ekşimesi olarak cisimleşir. Mide ekşimesinin nedeni, saldırgan mide asitlerinin fazla miktarda üretilmesidir. Maddesel boyuttaki bu tepkinin esas hedefi, maddesel olmayan hislerin işlenmesi ve sindirilmesidir. Bilincin yapamadığını beden telafi etmeye çalışır. Mide asiti yukarı doğru yükselir, çünkü kendini ifade etmek istemektedir. Bu noktada mide hastalanır.
Tedavi ilaçlarla ve /veya ameliyatla hastalığın bedendeki fiziksel varlığının ortadan kaldırılmasıdır. Ama hastalığı yaratan ruhsal ve zihinsel nedenleri ortadan kaldırmadığınız sürece; “bak senin derdin …………..” demeye çalışmak için sizinle kendi diliyle iletişim kurmaya çalışacaktır. Bu nedenle bedeni bir bütün olarak ele almadığınız sürece bir hastalığı bir süreliğine tedavi edebilirsiniz ancak tam iyileşmeden söz edemezsiniz.
Oysa hastalıklar hastalıklı düşünce kalıpları beslenme ve yaşam biçiminizi dönüştürmeyi amaçlayan birer fırsattır.
Tabi ki çevre koşulları ve yaptığınız iş de buna etkendir. Akciğer problemleri genellikle onay alamama ve sevgiyle ilgili incinmeleri temsil eder . Sevilmek ve onaylanmak nefes kadar ihtiyaçtır çünkü. Bu nedenle uzun yıllar hapiste olan insanların akciğer problemleri için sadece rutubetten bahsetmek komik olacaktır, bu anlamda hapishanelerde üretime yönelik atölyeler kurulması hükümlülerin üretime katılması ve onaylanması hakkında bir araştırma yapılsa akciğer hastalıklarında ciddi bir fark bulunacaktır.
Yine hukuk sisteminde uzun yıllar inanmadıkları davalara bakan hakimlerin uyku apnesi olması kaçınılmazdır. Çünkü apnenin bilinçaltı kodu ‘’ sonucunun olumsuz olacağı bilinen uzun süreli durumlara direnmek ve gerçekleri yok saymaya çalışmaktır.’’
ANCAK FARKINDALIK SİZİ TUM HASTALIKLARDAN KORUYABİLİR EĞER SECERSENİZ!